5 ay önce | Okunma Sayısı : 35
Sıcaklar Basarken: Parklarda Huzur, Sevgi ve Ortak Sorumluluk
Yaz aylarının gelmesiyle parklar ve yeşil alanlar, şehir hayatının stresinden uzaklaşmak, dinlenmek ve sevdiklerimizle vakit geçirmek için vazgeçilmez yerler hâline geliyor. Ancak bu dönemde, özellikle sokak hayvanları ile ilgili yaşanan sorunlar keyfimizi kaçırabiliyor. Hayvan sevgisi, insanlığın en güzel duygularından biri olsa da bu durum bazen hayvanseverler ile sokak hayvanlarından rahatsız olan kesimler arasında gerilim yaratabiliyor. Oysa hedefimiz, tüm canlıların bir arada, huzur içinde yaşayabileceği bir denge kurmak olmalı. Dinî değerlerimizi de göz ardı etmeden, akılcı, mantıklı ve herkesin gönlünü hoş tutacak bir çözüm, ancak ortak bir zeminle mümkün.
İslam dini, hayvanlara karşı merhametli olmayı ve onlara iyi davranmayı temel bir değer olarak kabul eder. Kur'an-ı Kerim'de hayvanların Allah'ın yarattığı önemli varlıklar olduğu vurgulanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise hadislerinde hayvan haklarına dair bizlere rehberlik etmiştir.
"Merhamet edin ki merhamet olunasınız. Yeryüzündekilere merhamet edin ki gökyüzündekiler de size merhamet etsin." (Tirmizî, Birr, 16) hadisiyle merhametin tüm canlıları kuşattığı açıkça ifade edilir. Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe su veren bir kişinin günahlarının affedilmesi kıssası (Buhârî, Mezâlim, 23; Müslim, Selâm, 153) ile birlikte, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şu sözleri de hayvanlara karşı sorumluluğumuzu hatırlatır: "Bir kadın, bir kedi yüzünden azap gördü. Kediyi hapsetti, ölünceye kadar ona yemek vermedi, onu sulamadı ve yerdeki haşerattan yemesi için de salıvermedi." (Buhârî, Enbiya 50, Şirb 9; Müslim, Birr 151)
Başka bir hadiste ise "Bir serçeyi veya daha küçük bir hayvanı haksız yere öldürenden Allah kıyamet günü hesap soracaktır." (Nesâî, Sayd, 34) buyrularak, her canlının yaşam hakkına gösterilmesi gereken saygıya dikkat çekilmiştir.
Bu ve benzeri hadisler, İslam'ın hayvanlara zulmetmeyi, aç ve susuz bırakmayı, eziyet etmeyi kesinlikle yasakladığını, onları birer emanet olarak gördüğünü ve onlara şefkatle yaklaşmanın müminler için dinî bir görev olduğunu vurgular. Ancak bu sorumluluk, yalnızca hayvanlara merhamet etmekle sınırlı değildir; aynı zamanda toplumun huzurunu, sağlığını ve güvenliğini koruma sorumluluğunu da içerir. İslam, bireysel hak ve özgürlüklerin yanı sıra, toplumsal düzenin ve kamu yararının gözetilmesini de emreder. Bu nedenle, hayvanlara karşı duyulan sevgi ve merhametin, toplumsal yaşama zarar vermeden, dengeli bir şekilde tezahür etmesi elzemdir.
Toplumdaki bu hassas dengeyi kurabilmek ve kutuplaşmayı sona erdirmek için hem hayvanseverlerin hem de sokak hayvanlarından rahatsız olanların anlayış göstereceği, bilimsel ve insancıl bir yaklaşım benimsememiz şart. Özellikle yaz aylarında park ve yeşil alanların yoğun kullanımı göz önüne alındığında, aşağıdaki adımlar hayati önem taşıyor:
Kontrollü Popülasyon Yönetimi ve Sağlık Odaklı Yaklaşım, hayvanların üremesini kontrol altına aldığı gibi, kuduz gibi hastalıkların yayılmasını da engellediği bilinen bir husustur. Yerel yönetimler bu konuda düzenli ve kapsamlı çalışmalar yürütmeye devam etmeli ve hayvanseverler de gönüllü destek sağlamalıdır. Barınaklardaki ve sokaktaki hayvanların yuvalanması için aktif sahiplendirme programları geliştirilmelidir. Sahiplenen kişilere yönelik teşvikler (örneğin, ilk aşılar için destek) sağlanabilir.
Evcil hayvan sahiplenen kişilere, hayvanlarının bakım, eğitim ve sosyalleşme sorumlulukları konusunda kapsamlı eğitimler verilmelidir. Özellikle büyük ırk köpeklerin sosyalleşmesi ve eğitimi, olası saldırgan davranışların önüne geçmede kritik rol oynar. Ayrıca, evcil hayvan sahiplenenlerin, hayvanlarının tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri özel alanlar kullanmaları ve bu atıkları temizleme sorumluluğunu eksiksiz üstlenmeleri konusunda da bilinçlendirilmelidir.
Düzenli Beslenme Alanları ve Çevre Temizliği: Sokak hayvanlarının rastgele değil, belirlenmiş, temiz ve düzenli alanlarda beslenmeleri sağlanmalıdır. Bu alanlar, özellikle yerleşim yerlerinden ve çocuk oyun parklarından uzakta olmalı, düzenli olarak temizlenmeli ve denetlenmelidir. Bu sayede hem hayvanların beslenme ihtiyacı karşılanır hem de çevre kirliliğinin ve hijyen sorunlarının önüne geçilir. Yaz aylarında yoğun kullanılacak olan çocuk parkları ve yeşil alanlar, düzenli olarak temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Başıboş hayvanların bu alanlara girmesi engellenmeli, dışkı atıkları derhâl toplanmalıdır. Bu, özellikle çocuklarımızın sağlığı için elzemdir ve piknik yapan herkesin huzurunu doğrudan etkiler. Hayvan sahipleri de evcil hayvanlarını bu alanlarda gezdirirken tasmasız dolaştırmamalı ve dışkılarını mutlaka toplamalıdır. Belediyeler, bu konuda bilgilendirme tabelalarını yaygınlaştırmalı ve gerekli denetimleri yapmalıdır.
Sağlık Kontrolleri ve Veteriner Hizmetleri: Sokak hayvanlarının düzenli sağlık kontrolünden geçirilmesi, aşılanması ve parazit ilaçlarının uygulanması için yerel yönetimler tarafından mobil veteriner klinikleri veya kolay erişilebilir veterinerlik hizmetleri sunulmalıdır. Bu, hem hayvanların sağlığını iyileştirir hem de insanlara bulaşabilecek hastalık riskini azaltır.
Bu sorun ne sadece hayvanseverlerin ne de sadece mustarip olanların tek başına çözebileceği bir meseledir. Bu, hepimizin ortak sorunudur ve ancak ortak sorumluluk bilinciyle, el birliğiyle çözüme kavuşturulabilir. İslam'ın merhamet ve toplumsal düzen prensipleri ışığında, akılcı, bilimsel ve insancıl çözümlerle hayvanlarla birlikte huzur içinde yaşayabileceğimiz bir toplumu inşa etmek mümkün.
Ortak Çalışma Grupları ve İletişim: Yerel yönetimler öncülüğünde; hayvansever dernekleri, mahalle temsilcileri, sağlık kuruluşları ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından oluşan ortak çalışma grupları kurulmalı. Bu gruplar, sorunları masaya yatırarak ortak çözümler üretmeli ve uygulamayı takip etmeli. İletişim kanalları açık tutulmalı, her iki tarafın da endişeleri ve önerileri karşılıklı empatiyle dinlenmelidir. Hayvanseverler, sokak hayvanlarının neden olduğu olumsuzlukları (saldırganlık, hijyen sorunları) anlamalı; mustarip olanlar ise hayvanların da birer canlı olduğunu ve hakları olduğunu kabul etmelidir. Ortak zemin, ancak karşılıklı anlayışla oluşur.
Yaz aylarında hepimizin parklarda ve yeşil alanlarda güvenle vakit geçirebilmesi için, hayvanların da belirli sınırlar içinde, kontrollü ve sağlıklı bir şekilde yaşaması sağlanmalıdır. Herkesin birbirine saygı duyduğu, canlılara merhamet ettiği ve kamu yararını gözettiği bir gelecek için, kutuplaşmayı bırakıp birlikte hareket etmeliyiz. Bu, hem hayvanlarımız için daha iyi bir yaşam hem de bizler için daha huzurlu bir toplum demektir.
Dr. İbrahim Özcan