Arama

SANDIK KÖRLÜĞÜ

4 ay önce | Okunma Sayısı : 34


SANDIK KÖRLÜĞÜ

ROMAN ADI: *SANDIK KÖRLÜĞÜ*

                                                            *ABDULLAH SERTKAYA* 

*Bölüm 1: Gölgeyle Konuşan Dede*

Çınar ağacının altında tek başına oturuyordu Gölge Dede.

Ayaklarının dibine düşen gölge, bastonunun gölgesiyle birleşmişti.

Gözlerini, tepenin ardında kaybolan eski oy sandıklarının ardından dikmişti.

“Seni hep bekledim, ey demokrasi…

Sandık kuruldu dediler, koşarak gittim.

Seçme hakkı dediler, sevindim.

Ama hep bir şey eksikti.

Ne ben bildim kimi seçeceğimi,

Ne de onlar, bana gerçekten sormayı düşündü.”

Ceketinin iç cebinden sararmış bir belge çıkardı:

Yıl: 1931. Üzerinde kendi imzası, üstünde yazan: “1. Seçmen.”

“Bana bir pusula verdiler. Dediler ki: ‘Bu isimlerden birini seç.’

Oysa hepsi aynı yerden gelmişti. Seçmiyordum, sadece onaylıyordum.”

Torunu Yusuf yanına geldi.

— Dede, yine sandığı mı düşünüyorsun?

— Sandığı değil evladım, sandığın arkasındaki karanlığı.

— Ama biz oy veriyoruz...

— Oy verdik, ama oyun içinde miydik, yoksa sadece seyirci mi?

“Demokrasi bazen sadece bir ambalaj olur.

İçinde ne var, kimse sormaz. Sorar gibi yapar.”

— Sen hiç oy verdin mi?

— Verdik ya… Verdik de ne oldu?

“Mühür bizim elimizdeydi ama kağıt başkasının kaleminden çıkmıştı.”

— Senin için demokrasi ne demek Yusuf?

— Oy vermek işte... seçmek...

— İşte körlük orada başlıyor...

“Demokrasi sadece oy vermek değil, oyun yazılmasında söz sahibi olmaktır.

Adayı tanımadan, programı bilmeden, seçimin hakkını verir misin?”

Gölge Dede mırıldandı:

“Seçim bittiğinde yalnız kalır insan.

Oy verirken kalabalıktır, sayılırken susar.

Demokrasi, sadece o anlar arasında yaşanmaz evladım…

Demokrasi, oy vermekle değil; hak aramakla, ses olmaya cesaret etmekle başlar.”

Sonra bastonunu omzuna aldı, yürürken bastonunun gölgesi Yusuf’un üstüne düştü.

Artık o gölge bir yaşlının değil, bir mirasın gölgesiydi.

 

Bölüm 2: Genç Gölge Dede ve İlk Oy Günü

Sabahın serinliğinde, genç adam çınar ağacının altında elindeki sararmış "1. Seçmen" belgesine bakıyordu.

Bu belge, geçmişin ağır bir yükü gibi ellerindeydi.

Annesi yanına yaklaştı:

— Bugün büyük gün. Sandığa gidiyorsun.

— Ama anne… ya gerçekten seçemiyorsam?

“O isimler… Hepsi aynı yerde yazılı gibi.

Tek kişiden geliyor. Madem tek kişi karar veriyorsa, bize ne gerek var ki?”

Annesi:

“Seçmek, sadece mührü basmak değildir evladım.

Asıl seçim, sandıktan sonra başlar.”

Genç adam içinden geçirdi:

“Vatandaşlık dersinde anlatıldığı gibi değilmiş... Ah ah öğretmenim...”

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Yorumlar