1 ay önce | Okunma Sayısı : 28
Konuşma yapar.
Açıklama yapar.
Sonra Genelge gönderir ülkenin her iline.
"Devletin belirlediği ders ve yardımcı kitapların dışında başka yardımcı kitap istenmeyecek"
"Veliler almayacak"
"Bizim verdiğimiz kitaplar çocukların eğitimi için yeterlidir"
"Okullar ve öğretmenler başka kitap aldırmasınlar"
İşte bu kadar.
Her yıl eğitim, öğretim yılı başında bu açıklama yapılıyor.
Eğitimciler ve eğitim kurumları uyarılıyor.
Çok güzel.
Peki ama dinleyen kim?
Hemen tüm resmi okullar, özel okullar sene başında hemen öğrencilere yeni kitaplar aldırıyorlar.
Bu kitapların fiyatları üç dört bin lira tutuyor.
Bakan "Aldırnayın" diyor.
Okullar "Alın, çünkü bu kitaplar çok gerekli" diyor.
Bakan "Yeterli" diyor.
Eğitimciler "Yeterli değil" diyor.
Kim haklı?
Kim haksız?
Özel okulların hemen tümü kendilerinin bastırdıkları yardımcı kitapları dışarıya göre çok daha pahalı olarak öğrenci velilerine dikte ediyorlar.
Bunu öğrenci velileri söylüyor.
Bir emri vakiidir almış başını gidiyor.
Ama nereye kadar?
Bakan haklı dense, yeridir.
Okullar haklı desek, yeridir.
Veliler itiraz ediyor, bunlara haklı dense yeridir.
İşin bir ilginç yanı daha var.
Bakanlık müfettişleri okulları sınıfları teftiş edecekleri zaman öğretmenler kendilerinin veya okullarının istedikleri yardımcı kitapları dolaplara gizliyorlar.
Yani müfettişler aldatılıyor.
Kısaca, atalarımızın dediği gibi:
"Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık"
Veliler bu kitapları alsalar bir türlü almasalar bir türlü.
Sonuçta çocukların eğitimi söz konusu.
Söz konusu ama o kitapların fiyatları el yakıyor.
O ne olacak?